Ortaköy'ün Destanı
Yine aklım gitti güzel köyüme,
Yolu ne halde suyu ne halde,
Gurbet eli benim neyime,
Yağmuru ne halde, çamuru ne halde.
Dik ve tozluydu sarıburun yokuşu,
Acı acı öterdi doydilik guşu,
Serin eserdi Mengillinin başı,
Çimçit ne halde, Fıla ne halde.
Demirkaya'da çok olur cıcıl mantarı,
Gamişlice'nin toprağı sapsarı,
Soğuk akardı Goçet'in suları,
Çal ne halde, Garatepe ne halde.
Emrulun goru tavşan yuvasıydı,
Asıra köy madımak ovasıydı,
Derepınarı çamur deryasıydı,
Çoldurak ne halde, öz ne halde.
Üç pınar, Göllüdere, Çorak deresi,
Düzbek neresi, Ankara neresi,
Yere batsın yoksulluk miresi,
Bozyer ne halde, Sünnecik ne halde.
Hiç gitmedi Gündoğdu'nun sisi,
Acı olurdu Ebulünün isi,
Çam keserdi oduncunun birisi,
Çatırık ne halde, Aadaş ne halde.
Tez olurdu Öllükcülün üzümü,
Çok yudum Pınarköy'de yüzümü,
Hep yaş bürürdü iki gözümü,
İç yer ne halde, Savak ne halde.
Çoraklarda tuzlu olur su içilmezdi,
Sel olunca özden geçilmezdi,
Tırpanla arpa biçilmezdi,
Pelitçik ne halde, Çifçir ne halde.
Serin olurdu yavşandaki dereler,
Bızalık çoktu o sıralar,
İnek kaçar buvalek kovalar,
Çoban ne halde, azık ne halde.
Nohut yolardık golumuz yana yana,
Çam dibinde yatmak hoş gelir cana,
Ekini batırırdı bi sapa bi dana,
Tarla ne halde, harman ne halde.
Hoş ses çıkardı kağnı tekerinden,
Dedem çüt sürerdi derinden,
Çok ısırdım yavan dürümden,
Yetim ne halde, Gobel ne halde.
Bazen giyerdik yamalı fistan,
Elbise görünmezdi kirden pastan,
Gatıh içerdik mocur tastan,
Kevgir ne halde, ilistir ne halde.
Ana kucağı baba ocağı vefalı diyar,
Kalbimizin her yerinde adı var,
Ondan ayrılmak ne büyük zarar,
Yetimi ne halde, Garibi ne halde.
Sığmıyor destana Ortaköy'ün adı,
Hiçbir yerde bulunmuyor tadı,
Kime sorduysam unutamadı,
Bayram ne halde, düğün ne halde.
İlker CEYHAN