Gizli
Açık
- Ana Sayfa - Ortaköyümüz - Ortaköy Resimleri - Videolar - Şiir Köşesi - Ziyaretçi Defteri - - Ortaköy 1 - - Ortaköy Genel Bilgi - - Şapinuva Genel Bilgi - - Diğer Tarihi Yerler - - Yöresel Lakaplar - - Yöresel Kelimeler - - Şapinuvalılar.Com - - Şapinuva.İnfo - - Ortaköy Kaymakamlığı - - Ortaköy İlçe MEB - - Cumhuriyet İ.Ö.Okulu - - Ortaköy Lisesi - - TDK Türkçe Sözlük - - MEB-İlsis Giriş - - E-Okul Giriş - - Gazete Oku - - Takvim Oku - - www.ortakoylusun.tr.gg Video Arşivim - - Evdeki Okul-Çocuğunuz İçin -


GENEL BİLGİ

İNCESU BİLGİ

ŞAPİNUVA BİLGİ

YÖRESEL KELİMELER

YÖRESEL LAKÂPLAR

ÇORUM ARŞİVİ

   
  Çorum Ortaköy
  Yöresel Kelimeler
 

YÖRESEL KELİMELER 

A
 

Abbaca
:
Bembeyaz.  Abıca : Abla.  Abuz : Çok salakça, cahilce davrananlar için söylenir.  Afad : Afet. Afallamak : Sersemlemek.  Aflâk : Salak.  Afur : Damın (ahır) bir bölümü. Mal, davar gibi hayvanların otlarını, samanlarını yediği yer.  Ağdırmak: Aşağı doğru indirmek, eğirmek, enginleştirmek. Ahababa : Şaşırma ünlemi gibi kullanılır. Ahtaracak : Tandırda saçın üstünde pişenleri çevirmeye yarayan uzun kıllıca benzer bir alet.  Akıska : Akasya.  Al : Kırmızı renkli, şifon örtü.  Alaca gabı : Evin dış kabısına denir.  Alav : Alev.  Alen : Yavaşla, dur manalarında. Aleşme : Durma, çabuk ol. Amel : İsal. Anadut : Harmanda, ekin yığma ve patozunda kullanılan alet. Ananmak : Depinmek. Anavıl : Bahçenin ayrılan bölümlerinden her biri. Angut : Aptal, cahil. Angıtmak : Ayırmak. Anıyım : Kadınlar tarafından kullanılan üzülme ve sevinmeyi ifade eden bir ünlemdir. Anız : Tarla biçilince kalan sap. Apık : Ayakkabı Ark : Su kanalı Asadmak : Aksatmak. Bir işi geciktirmek. Atacak : Yay 

B

Badal : Merdiven Bağ kütüğü : Bağı oluşturan ağaç kısım. Bakınacak : Ayna. Balak : Manda yavrusu. Baldır bacak : Açık giyinenler için söylenir. Baldırcan : Patlıcan Batal : Düzeni bozulmuş, dağınık, harab. Bayağ : Herkesin yaptığı gibi. Bayahdan : Deminden.  Bayli : Bari. Bazlama : Kalınca açılıp, saçta pişirilmiş ev ekmeği Bedusta : Buğday. Berial : Beri gel. Beri bah : Bu tarafa bak. Beri benzer : Bir işi fazla önemsemeden elinin ucuyla yapmak. Beşlik : Eski giyim üç eteğin üstüne takılan para süsüne denir. Bıçak : Traktör bıçağı. Tarla sürmeye yarar. Bıçahlık : Mutvak rafı. Bıldır : Geçen yıl. Bınak : İneklerin burnunun üstüne takılan ucu sivri tasma. Bızağ : İnek yavrusu. Bızalacı : İnekler için hamileliğini ifade eder. Bi bişirimlik : Bir pişirmelik. Bi cimcik : Küçücük, ufacık, az. Bidınnak : Çok az. Bi hekmet : Çok iyi. Bi soluk : Hemen. Biz : Ayakkabı dikmekte kullanılan ucu sivri alet. Bizal : Sonra. Bizaleyin : Biraz sonra. Borana : Yumurta haşlamasının doğranarak üstüne sarımsaklı yoğurt dökülmesiyle oluşan yemektir. Boruculuk : Çocuk oyunu. Boz : Beyazımsı renk. Böğür : Yan taraf. Bölük pörçük: Parçalanmış, parça parça. Bukmek : Çevirmek. Bukturmek : Kısırlaştırmak. Buvalek : İnek gibi havanları ısıran ve kaçmasını sağlayan bir böcektir. Buymak : Üşümek. Bük : Diken ve çalı topluluğu. Büzüşmek : Küçülmek, çekilmek. 

C
 
Câl : Cahil. Calp : Kart, koca. Cavmak : Kaymak, sapmak. Cazı : Nazlı, nazlanmak. Cebellenmek : Hiddetlenmek Cıbır : Fakir, kel. Cılga : Patika. Cıncık : Cam. Cızlak : Mayasız hamurun (içine yumurtada katılır) cıvık şekilde yoğrulup, açılması ve ince bir şekilde tavada pişirilmesiyle oluşur. Cibelik : Şımarık. Cicik : Meme. Cimbi : Üzüm salkımının küçük dalları. Cimciklemek : Cimdiklemek. Cirbit : Çapak. Culuk : Hindi. Cuvare : Sigara. 

Ç
 
Çağla : Düğünlerde sergilenen bir oyun. Çalhalamak : Yıkamak. Çalı cibirgi : Etrafta bulunan çalı, ufak odun, değnek gibi şeyler için kullanılan genel bir tabir. Çam bardak : İçerisine su konan ve soğuk tutan içi oyuk çam ağacından yapılmış bir suluktur. Çam yalâğ : Çamın üzerinde bulunan yapışkan madde. Çantı : Çatı Çapak : Uyanınca göz kenarlarında oluşan sarılık. Çarpana : Eski giyimlerde bele dolanan sarık. Çatal : Orakta (Harmanda) deste taşımak için kullanılan “V” şeklindeki bir harman aletidir. Çatırtdak : Doğa, yansıma sestir. Değneği çatırtdak kırdı. Çatma : Çadır. Çaynık : Demlik Çeç : Patozda, samanından ayrılmış tahıl yığını. Çelikçi : Hayvan alıp satan kimse. Çene : Köşe. Çenilemek : Olur olmaz her lafa karışanlara söylenir. Köpek gibi Çenilemek. Çenteleşmek : Birisiyle ağız dalaşı yapmak. Çepel : Eskiden it manasında şimdi beceriksiz. Çepken : Eski giyim üç eteğin bir parçası, yelek. Çıhçene : Çok konuşan. Çıhım : Karşı çıkma, paylama. Tarla bölümleri. Şu çıhımı da çıkarsa bugün kurtuluyok. Çıhrık : İp yapmak için ip bükülen alettir. Çıtak : İri güçlü varlıklar için kullanılır. Çıtak inek. Çiğ : Pişmemiş. Çiğid : Kaysı, erik çekirdeği. Çimmek : Yıkanmak. Çinik : Tahıl ölçme aracıdır. Çipil : Göl. Çitin : Çetin. Çivi : Kozalak. Çomba : Erkek manda. Çökelik sündürmesi : Çökeliğin yağda haşlanması. Çölpe : Beceriksiz. Çöte : Uzun ucu sivri değneklere denir. Bağ, bahçe işlerinde destek amaçlı kullanılır. Aynı zamanda güçlü kuvvetli anlamına gelir. Çul : Kilim Çulluk : Bir çeşit kuş türü.
 
D
 
Dangır : Dalye oyunu. Daldaşşak : Çırıl çıplak. Dallama : Hakaret nitelikli bir söz.  Dam : Ahır Damisti : Evin üstü, üst tarafı. Danisga : En iyi âla manasında olan söz yörede hakaret manasına kaymış. Davar : Koyun sürüsü. Deâl : Değil Deami : Değil mi? Deh : Şaşırma ünlemi. Dene : Tahıl tanesi. Denek : Üzüm bağlarındaki bağ kütüklerinden her biri. Denelemek : İnek, tavuk gibi hayvanların yediği tahılı hazmedememesidir. Dırmık : Tarla, bahçede kullanılan düzenlemeyi sağlayan bir alet. Didiklemek : Çekiştirerek koparıp, parçalamak. Dirget : Ot toplamakta, harmanda sap toplayıp yaymakta kullanılan harman aleti. Doluhmak : Dolmak (mecazi anlamda) Domatis gavurması: Domates haşlaması Domuşmak : Doluşmak. Dorutmak : Donuk şekilde, keyifsizce durmak. Dovah : İnekler için kullanılan bir söz. Döşşek : Yatak. Döven : Tahıl ürünlerinin sapını, tanesinden ayırmak için kullanılır. Bugün ki patozun görevini yapan eski bir alet ve hayvan gücüyle yapılırdı. Duğdu : Balta gibi aletlerin keskin olmayan, bir şeyi döğmeye, ezmeye gibi işe yarayan kısmına denir. Dünemek : Yatmak. Genelde tavuk gibi dünemek deyimi için de kullanılır. Dürzi : Baş pezevenk manasındadır. Ama kullanışta biraz yumuşama vardır. seni dürzi seni. 



Ebem guşağı : Gök kuşağı. Ecik : Az bir parça. Eğdişmek : Karşılıklı laflarla birbirleriyle uğraşmak. Eleşme : Aleşme bak. Elevay : Eringeç, isteksiz, beceriksiz. Elfene : Piknik.  Elig : İp bükülen alet. Ellamki : Allah bilir ki, herhalde. Eme : Hala. Emme : Amma. Emmi : Amca. Enek : Anapara, sermaye, çocuk oyunu. Erişte : Yöresel kesme makarna. Ersin : Kesici bir hamur kesme aracı. Hamur bıçağı. Esik : Düzlük. Essahmıdiyon : Sahimi söylüyon. Eşelek : Bir meyvenin yenilip atılan kısmı. Elma eşeleği. Eşşek gibi adam : Baba yiğit adam. Evcimen : Evden dışarı çıkmayan, evine bağlı. Şu gelinde çok evcimen. Evişte : Evvelden Evişleyin : Evvel zaman. Evlek : Bir miktar, bir parça topluluk. 

F 

Fallafaş : Hal ve hareketlerinde cıvı, kendini dağıtmış kişiler için kullanılır. Foşur : Eskiden tek kırma, tüfek manasında. Fenikmek : Yorgun, bitkin hale düşmek. Açlıktan feniktim. Feyilsiz : Doymayan, sürekli isteyen. Fırtlak : Gırtlak. Fışgı : Cıvık, mal boku. Fışkı : Kötü kadınlar için söylenen bir söz. Ama genelde kızgınlık anında söylenen bir sözdür. 

G,Ğ
 
Gabardak : Balon. Gaçemer : Pratik. Gadam : Erkek kardeşim.  Gagoz : Kakoz. Gahrık : Balgam, tükürük. Gâl : Cevizin kabuğundan ayrılması. Galıç : Eski orak. Biçmeye yarayan “Ç” şeklinde bir alet. Gallanuç : Ötürük. Gamga : Ufak odun parçaları. Ganara : Boğazi sağlam, çok yiyen. Gançı eşşek : Kancık, dişi eşşek. Ganıttırmak : Kaldırmak. Gap gaçak : Mutfakta bulunan (tabak, kaşık, çatal, kazan, bıçak gibi) eşyaların genel adı. Garı yemâğ : Düğünde kesilen ineğin karnından yapılan bir et yemeği. Garıg : Bağ, bahçedeki bölümlere Gasnah : Çember. Gatıh : Ayran. Gavırga : Kavurga Gavız : Ekinin yıkandıktan sonra kalan kabuk kısmıdır. Gavlık : Balon. Gaykıllmak : Olduğu yerden başka bir yere kaymak. Hareket etmek. Gayım : Sağlam. Gayış : Kemer. Gaylen : Gayli, gayrı. Gazayağ : Traktöre takılıp tasla sürmeye yarayan alet. Geceotun : Gece vakti, geceleyin. Gedik : Eksik. Get baba get : Birisine güven kalmadığını ifade eder. Gırık : Eşşek yavrusu. Gırıntı : Büsküvi, çerez gibi yiyeceklere verilen genel ad. Gıymık : Odun ve başka nesnelerin küçük küçük parçası. Odun gıymığı. Gıynak : Cevizin parçalarına denir. Gıypıtmak : Geri çekilmek. Gızan : Köpeklerin çiftleşme zamanındaki haline denir. Gız bellemek : Bir kızı sevmek, aşık olmak. Gidişmek : Kaşınmak. Gilik : Mayalı hamurun, yağlı, yağsız tavanda ya da saçta pişirilmesine denir. Go : Mavimsi, gök rengi, kedi gözü rengine verilen ad. Go bahla : Kuru fasulye. Gobel : Küçük erkek çocuk. Anasız babasızlara da bazı hallerde denir. Gocuk : Mont. Gonah : Bebeklerin kafalarındaki kepeğe denir. Goruk : Üzümün olgunlaşmamış haline denir. Goşam : Çok, kuçak. Goşam paşam. Kuçak kuçak. Goynek : Gecelik, gömlek. Gozer : Halburun daha büyüğüne denir. Göynümek : Çürümek. Gunnacı : Eşşek ve kedinin hamile olması haline denir. Gurk : Anne tavuk. Güğüm : Bakırdan yapılmış, itbiğin büyük şeklidir. Güllâp : Menteşe. Güvezi : Vişne çürüğü rengi. Güyâ : Damat 

H
 
Hâbe : Heybe, çanta. At ve eşşek sırtına konan ve yük taşımaya yarayan alet. Hakık : Kolye.  Hakla : Ölçek. Tahıl ölçü birimi ve araçıdır. Hâla : Tuvalet.  Halbır : Eleğin daha seyrek örülmüş şekli, biraz daha büyüğüdür. Halha : Halka. Hamır : Hamur. Harar : Buğday ve arpa gibi tahılların konup saklandığı büyük kıl çullara denir. Hayat : Avlu. Haydi hi : Haydi çabuk ol. Hayma : Tarla, bağ, bahçeye yapılmış küçük yapılar. Hazitmek : Hoşlanmak, hoşuna gitmek, sevmek. Hedik : Buğdayın kazanda (hedik kazanı denir) su içerisinde kaynatılmasıdır. Helik : Yuvarlak, ufak taş parçasıdır. Helki : Kova. Heri : Yahu. Heşlenmek : Bozulmak, kullanılmaz hale gelmek, kötülenmek. Heybet : Çirkin, korkunç. Hisenize : Haydisenize. Holluk : Tavukların yumurtladığı yer. Höst : Hayvanlar için, özellikle inekler için kullanılır. 

I 

Iğıl ığıl : Hızlı hızlı. Imıl ımıl : Yavaş yavaş. Irak : Hafif açıklık. Iramık : Römork. Irbık : İbrik. Irgalamak : Sallamak. Isıcak : Sıcak. Islak : İyi, güzel. Işılaklı zân : Parlak, metal tabak. Ivıl ıvıl : Yavaş yavaş.
 
İ
 
İbik : Kenar, uç. Yorganın ibiği. İdare : Eskiden kullanılan bir lamba. İğdişmek : Eğdişmek bak. İlân : Leğen. İlik : Düğme. İlistir : Süzgeç. İskedos : Orta direk. İşcimen : Eli iş tutan, elinden iş gelen, çalışkan, hamarat.  İşirat : Heybet bak. İşlik : Yelek.  İşte diyoma : İşte diyorum ya. İt dirsağ : İt dirseği. Gözde çıkan çıban. İyecen : Bıtırak türü. 

K 

Kanatlı : Evin avlusunun dış, büyük kapısı. Kâse : Bardak. Kekinmek : Zorlamak.  Kelle : Bir şeyin üst başı. Mısır kellesi, ekin kellesi. Kendir : Kalın ip. Kerme : Tezek. Keskenmek : Vurmaya çalışmak. Kıl çul : Keçi gibi hayvanların kılından yapılan kilim. Kırklık : Koyun kırkılmasında kullanılan alet. Kile : Tahıl ölçmede kullanılan birim. Kirbikli zân : Bir çeşit tabak. Kirkit : Eskiden, çul dokumalarında ipleri sıkıştırmaya yarayan alet. Kirman : Koyun yününden yapmaya yarayan alet. Komüş : Manda Kop : Koş. Koşma : İki yuvalama arasının duvara değdiği yer. Koya : Güya. Kösa : Ateş. Köskürağ : Köz küreği. Aynı mananda süpürgeyle çöp küreği olarak da kullanılır. Kötülemek : Zayıflamak, hastalanmak. Kunde : Günde. Kürümek : İtelemek, temizlemek. Dam (ahır) kürümek. Küskü : Bir nevi kaldıraç. Genelde sağlam ağaç küsküler kullanılır.
 
L 

Leylak parası : Ufacık yuvarlak renkli taşlara verilen ad. Lılagalmak : Kendinden geçmek, bayılmak. Looğubu : Çok ağır. Loğtaşı : Ağır taş. Seten taşıdır. Atın bu taşı döndürmesiyle buğday kırılarak yarma haline gelir. 

M 

Mala : İnşaatta sıvada kullanılan alet. Malama : Patos tıkandığı zaman altına biriken saman ve dene karışımı. Mamir : Zorlu, sağlam. Mayıflanmak : Oyalanmak. Mayıs : Tezek. Mayışmak : Çok yemek, sıcak ve zevkten gevşemek. Mazarat : Yaramaz.  Mazı boyun : Kalın boyun. Metemali : Yaramaz. Merzuvan : Merdiven. Mezmendirek: Mazı boyun. Mocurtas : Büyük taş. Motur : Traktör. 

N 

Nacak : Balta. Nahıt : Ne vakit. Nalet : Lanet.  Namıssız : Namussuz. Naşşa : Nasıl. Neader : Ne kadar. Neaptin : Ne yaptın. Nedi : Neden. Nefad : Ne vakit. Nirden : Nereden. Niyaman : Ne yaman Nodul : Önderenin küçüğü bak. Eskilerde kullanılır. Noldun : Ne oldun. 

O 

Ofâd : O vakit. Ohla : Oklava. Hamur açmaya yarayan alet. Okgel : Çocukların oynadığı çizgi oyunu. Oluk : Çeşmenin önüne taş, beton, ağaç gibi maddelerden yapılan ve suyun birikmesinin sağlandığı bir yapıdır. Orak : Harman 

Ö 

Öcbe : Cibelik, şımarık. Öğürsemek : İneklerin gizanlığı. (bak. gızan) Öllük : Bir çeşit toprak çeşidir. Kadınlar doğum yapınca ve çocuklar sıcak öllük toprağına yatırılır. Öndere : Öküzleri koşturmaya yarayan ucu sivri çubuk. Örme : Sicim, halat. Ösâd : O saat, hemen. Örtü : Eşarp Öteberi : Giyecek, yiyecek, içecek gibi şeyleri kapsar. Öteberi aldım. Ötürük : İsal. 

P 

Pala : Minder. Parsı: Ufak tahta. Pelver : Salça. Peşgir : Havlu. Pısırık : Uyuşuk. Parsumak : Çörümeye yüz tutmuş, göynümüş bak. Poyrek : Böbrek. Pöçük : Koyunun kuyruk kısmı. Pörçük : Çok, sık. Pür : Çam yaprağına denir. 

R 

Ramık : Römork 

S ,Ş

Sahu : Çeket. Saç : Tandırda, üstünde ekmek yapılan araç. San : Tadı bozuk. Bitkilerin hastalanması. Sap : Mahsulün biçilmesinden ve hasatından sonra geriye kalan kısım. Sarma : Yaprak dolması. Savak : Aklı başında olmayan, salak. Savmak : Atlatmak, geçirmek. Bu sene çok düğün savdık. Savsak : Saf yapılı, aptal kişilere denir. Saymı : Sahi mi. Seartmek : Koşmak. Sede : Sadece Seki : Sedir. Seklem : Eşşek gibi yük hayvanlarının üzerine çuvalları yüklemek. Sele : Büyük metal leğen. Ekin selesi. Seten : Yarma bulgur yapımı için, Lağtaşı etrafında atların koşturulduğu yer. Sıfra : Sofra. Sinmek : Pusmak. Similik : Hareketlerinde yavaş, pasif, uyuşuk. Sivitlemek : Sıyırmak. Meyveyi dalından ayıklamak, sıyırmak. İğde sivitlemek. Sohamires : İstenmedik şeyler için kullanılır. Get sahamires şeytanmısın ne. Soku : Seten Somsuk : Sıkı yumruk. Somun ekmeği: Fırın Ekmeği. Sulukluk : Eski evlerde bulunan, banyo yapılan yer. Sumay : Sima. Susa : Yol.  Şamşırtmak : Şaşırtmak. Şaplak : Şamar. Şartolsun gu : Yemin olsun ki. Şınavat:  Üzümlerin ezilerek suyunun çıkarıldığın, ağaçtan yapılmış alet. 

T 

Tabak olmak : Aksamak. İnek gibi hayvanların ayaklarındaki hastalık. Tandır : Köy ekmeğinin yapıldığı yer. Taşırgamak : Yaralanmak, şişmek. İneklerin ayağının şişmesi. Tavatır : İyi, ıslak. Taylamak : Paylamak. Tehne : Tenha. Tekne : Ekmek tahtası. Temek : Dam (ahır) penceresi. Teslik : Hayvan pisliğinin, tezeğin atıldığı yer. Tezek : Mal, davar dışkısı. Tıngırdak : Mal, davarın boynuna takılan zil. Tırban daşı : Tırpanı keskinleştirmek için kullanılan iyedir. Tırlamak : Delirmek. Tısga : Zayıf. Tokaç : Kadınların çamaşır yıkarken kullandıkları, çamaşır düğme aracı. Toktir: Doktor.  Tonnet : Çocukların tahta ve bilyeden yaparak sürdükleri çocuk oyuncağı. Bilyeli. Toplu : Pencere. Tortullu : Mobilet. Töllek : Ötürük. Tumman : Don, pijama. 

U 

Uçgur : Lastik Uğullemek : Uyuması için sallamak. Bebek uğullemek. Uğunmek : Aşırı derecede ağlayarak kendinden geçmek. Bebek uğundu. Uğütmek : Değirmende un veya zavar (hayvan yemi) yaptırma olayına denir. Urba : Elbise, giyecek. Ürelûn : Geçen gün. Üflük: Islık. Üzüm şiresi : Üzümün suyuna denir. 

V 

Verep : Yama. Vid vid : Tavuğu yeme çağırma seslenmesidir. 

Y 

Yağınlı : Vücudun sağ, sol kısımları. Yan : Yuvalama. Yavan ekmeğ : Köy, yufka ekmeği. Yarma : Kırılmış buğday. Yelikmek :  Hızlanmak,yel gibi hızlı koşmak.  Yılbırt yılbırt : Kesik kesik Yılmık : Tarlanın tırmıklanmasıyla, oluşan zavacıklara denir. Tava bak. Yiğin : Sık. Yumak dökmek: Ekmek etmek. Yumurta böddürmesi: Yumurta kaynatması, haşlanması. Yuvalama : Evlerin çatı kısmı için kullanılan, kalın ağaç malzemesidir. Yüklük : Yatak, yorganların katlı bir vaziyette, üst üste dizilmiş vaziyette evin bir köşesinde bulunmasına verilen ad. 

Z 

Zaan : Tabak. Zahdi : Zaten. Zavar : Hayvan yemi. Genelde arpanın değirmende uğudülmesile hazırlanan yemi ifade eder. İneklere zavar uğuttüm. Zavzı : Bağ bahçedeki yetişenlere denir. Zerzelemek : Kilitlemek. Zevzeklenmek: Gevezelenmek. Zıbın : Eski giyim, üçetek. Zırta : Zibidi. Zırtapoz : Zibidi. Zırto: Zibidi. Zor etmek : Zorlamak, işi yokuşa sürmek. Zoba : Soba. Zobu : İri, güçlü ve hantal. Zorunsamak : Erinmek. Zova : Ekinin tırbanla biçildikten sonraki oluşan bölümlerine denir. Zöfür : Sahur. Zust : Sus.

-----------------------------------------------------------------------------

Hüseyin Özboyacı tarafından derlenmiştir. Eksik olan kelimeleri lütfen bize bildiriniz...

 
  Bugün 328387 ziyaretçi (1152285 klik) kişi burdaydı!  
 

ASKERLERİMİZ

ŞAPİNUVA BİRLİK A.Ş.

ESNAF RESİMLERİ

MİLLİ TAKIMIMIZ

EĞLENCE DÜNYASI

ÇÖP KUTUSU
Bugün Ziyaretçi : 46 Sayfa Gösterimi : 101 İp Adresiniz : 13.59.130.130
Ortaköy Tasarım © 2009 T.C. Çorum Ortaköylüyüz
E Posta; Mail: " ortakoy19@hotmail.com "
.
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol